bugün

entry'ler (2408)

almanya da osurmanın ayıp olmaması

Eğer osurmak ayıp değilse bunun ciddi yansımaları olacaktır diye düşündüm ve ufak çaplı bir araştırma yaptım. Evet, sanırım gerçekten ayıp değil ki ozon tabakasına ırgat muamelesi yapan Avrupa ülkelerinin başında Almanya geliyormuş. Görseldeki grafik, 2020 yılına yani alayımızın eve tıkılıp kaldığı o "kokuşmuş" zamanlara ait.

görsel

Daha da derine inip, zehirlenmek isteyen varsa aşağıdaki bağlantıyı kullanabilir. Hayırlı metanlar!

https://www.eea.europa.eu...s/greenhouse-gases-viewer

Ya, bak sen şu Helmut'a! Ayıp değil dedik diye bu gitti, eve tıkılıp kaldığı süre boyunca tepemize çıktı. Yetti artık, yetti ulan!

2022 suudi arabistan gp

Açıkçası yeni sezondan beklediğim yakın mücadeleler yaşanıyor ve ilk 10 içerisindeki birçok takım güzel bir şekilde yarışıyor. Bu, seyir zevki açısından oldukça olumlu bir durum. Sezonun geri kalanında bunun gibi, hatta bundan daha da güzel yarışların olmasını umuyorum.

Antrenmanlardan ve sıralamadan da gördüğüm kadarıyla ilk 3 mücadelesi, Ferrari ve eğer işler yolunda giderse (yani güç ünitesi sıkıntısı olmazsa) Red Bull arasında geçecekti. Nitekim bu gerçekleşti.

Perez’in yarışa ilk sıradan başlaması ve ellerinde olmayan bir strateji hatası sonucu 4. Sırada yarışı tamamlamasını bir şanssızlık olarak yorumluyorum. Şu anda sevindiği tek şeyin, kariyerinde ilk defa bir yarışa ilk sırada başlamış olduğunu zannediyorum. Yarışı da ilk sırada bitirseydi herhâlde sevinçten havalara uçacaktı ama maalesef bunu yaşayamadı. Normalde yarışı Leclerc’in kazanmasını bekliyordum ama her ne kadar sonlarda geçişler yapmış olsa da yine 2. sıraya düştü ve Verstappen, yarışın galibi oldu. Sainz’ın üçüncü olması beni pek şaşırtmadı çünkü beklediğim bir sonuçtu. Yarıştan önceki podyum beklentim şöyleydi:

1) Leclerc
2) Verstappen
3) Sainz

Red Bull’un korktuğum gibi yine bir motor arızası çıkmadı ama bunun, kesinlikle böyle devam edeceğine dair bir şey söyleyemem. Çünkü Bahreyn yarışında her üç RBPT motoru kullanıcısı arabanın da güç ünitesi arızasıyla yarış dışı kalması beni çok şüphelendirmişti. Belki de başka birisine göre acıklı bir rastlantı olabilir ama bana göre öyle değil. Ancak tekrar böyle sıkıntıların yaşanmasını istemem ve güzel mücadelelerin olmasını umuyorum.

Mercedes’in yarış öncesindeki öncelikli hedefinin, her iki pilotunu da ilk 10 içerisine sokmak olduğunu düşünüyorum ve eğer öyle idiyse de bunda başarılı oldular. Hamilton, açıkçası, şanslıydı. Eğer Alonso yarışa devam edebilseydi ki görünüşe göre motorun fazla ısınması nedeniyle yarış dışı kaldı, Hamilton sezona pilotlar mücadelesinde herhangi bir puan kazanmadan devam ediyor olabilirdi. Ama şunu söyleyebilirim ki eski Mercedes’in yerinde yeller esiyor. Bu durum aklıma, Ferrari’nin 2005 sezonundaki hâlini getiriyor ancak daha sezonun başında olduğumuz için bu gidişatın böyle süreceğinden tamamen emin değilim.

Magnussen, hatırı sayılır bir iş çıkardı. Steiner’in hâlinden memnun olduğunu sanıyorum. :)

Alonso ve Bottas’a üzüldüm, onların ilk 10 içerisinde yarışı tamamlamalarını bekliyordum ama ne yazık ki böyle olmadı. Yine de Alfa Romeo’nun gelişiminden memnunum, umarım daha iyi başarılar elde ederler.

Williams ve Aston Martin’in iyi sonuçlar üretememesi benim için sürpriz olmuyor ama McLaren’ın gidişatı pek iyi değil. Zak Brown yönetiminden rahatsız olanlar var. Eğer böyle sonuçlar almaya devam ederlerse ve birilerinin sabrı taşarsa takımda olaylar yaşanabilir. Öte yandan Vettel’in, morali düşük bir şekilde yarışmaya devam edeceğini (iyileşirse) tahmin edebiliyorum. Ama Aston Martin’den bu tür kötü sonuçlar gelmeye devam ederse sezon sonunda takımdan ve hatta, özellikle alıcısı olmazsa Formula 1’den de ayrılabilir.

Özetle izlenebilir bir yarış çıkarttıklarını düşünüyorum. Sezonun geri kalanındaki şampiyonluk savaşının Ferrari ile Red Bull arasında geçeceğini tahmin ediyorum.

2022 bahreyn gp

Yarışa ilk sıradan başlamak, yarışı birinci olarak ve en hızlı turu atarak tamamlamak… Tıpkı Kimi’nin 2007 Avustralya yarışıymış gibi. Ferrari’nin o güzel zamanlarını tekrar ve güçlü bir şekilde hissettim. Charles, Kimi’nin kaderini yaşayarak 2022 sezonunun şampiyonu olabilir ama bunu başarabilmesi için çok çalışması, ipe un sermemesi ve şansının yaver gitmesi gerekiyor. Yine de bu yarış için konuşursam gayet güzel bir performans sergiledi ve Carlos ile birlikte Ferrari’nin sahip olabileceği en iyi sonucu ürettiler. Tebrikler! Tifosi için rahat bir gece olacak *

Mercedes, Lewis ve George, bu yarışı pek de kolay bitiremedi. Zaten Hamilton, yarış sonu röportajında da bunu dile getirdi: “Antrenmanlarda zorlandık ve bu yarışta olabilecek en iyi sonucu elde ettik (Bu arada kendisi, yarışı üçüncü sırada tamamladı. Yani iyinin kötüsü diyebileceğim bir durum.)” Russell kendinden pek de söz ettiremedi ve onun, yakın geçmişte Bottas’ın yaşadıklarını yaşayabileceğini düşünmüyor değilim (Önceden, Hamilton’ın virüse yakalanarak yarışma şansını kaybettiği 2020 Bahreyn yarışında onun koltuğuna oturup, şaşırtıcı ama üzücü biten hafta sonuna dayanarak ortaya attığım ve Russell’ın Hamilton’a sert bir rakip olabileceğine dair fikirlerim değişiyor gibi.). Genel olarak, özellikle yunuslama (Bazı 2022 araçlarının, özellikle uzun düzlüklerde ve yüksek hızlarda yaptığı batma-çıkma hareketi ve Mercedes’in şu anki aracı olan W13 de bu sorunla karşılaşıyor.) hareketlerinden yola çıkarak Mercedes’in bir toplantı ve bu toplantıdan çıkan sonuçlarla sezon arasında bir güncelleme yapacağını bekliyorum. Belki de böylece Mercedes, pistin en iyi aracına sahip olabilir ama bana kalırsa, şimdilik, Ferrari’nin aracının üstüne bir araç yok.

Öte yandan Red Bull, yaşayabileceği en kötü senaryoyu yaşadı: Ne pilotlar ne de takımlar mücadelesinde bir puan kazandı. Her iki pilotu da, önce Verstappen ve ardından Perez, yarışın hemen sonunda motor ile ilgili bir sorun yaşadı. Belki de bunun nedeni, Honda’nın artık F1’de ve doğal olarak Red Bull’un motor üreticisi olmayışı ile Red Bull’un, internette bulduğum bilgilere göre kendi olanaklarıyla motor üretmeye başlaması olabilir. Çünkü Red Bull’un, hem bilgi birikimi hem de tecrübe bakımından Honda’dan daha geride kaldığını düşünüyorum. Bu gerçek (bana göre ve eminim ki çoğu insan bana hak verecektir), Horner’ın başına daha kötü olayların gelmesine yol açabilir. Kısacası Red Bull, bana göre ve eğer motor üzerinde ciddi iyileştirmeler yaparsa Ferrari ve Mercedes’in yanında şampiyonluk için bir rakip olabilir fakat şu anda bunun pek de olası olduğunu düşünmüyorum.

Bu arada Magnussen, 1 yıllık bir aradan sonra tekrar yarışmaya başlayan bir pilot için bence çok iyi bir iş çıkardı ve Steiner’in şu anda oldukça mutlu olduğunu düşünüyorum. Aslında Mick de fena sayılmazdı ve Haas, bence en fazla gelişim gösteren takım.

Genel olarak yeni araç tasarımı hakkını vermiş gibi görünüyor ve bunu açıkça söyleyebilirim ki uzun bir aradan sonra izlediğim en güzel yarıştı.

Not: Her ne kadar Honda, önceki yıllarda Red Bull ve AlphaTauri (önceden Toro Rosso) için motor üreticisi olsa ve FIA’nin sezonlara ait giriş listelerinde bu durum belirtilmişse de son alınan kararlar doğrultusunda 2022’nin giriş listesinde Honda yerine Red Bull Powertrains yazıyor. Bunun nedeni, biraz karmaşıklık olsa da şöyle açıklanabilir: Normalde Honda, 2022 yılından itibaren F1’de motor üreticisi olarak yer almayacağını duyurmuştu. Sonra FIA’nin aldığı kararlar ile yeni motor çağına geçiş ertelendi (bildiğim kadarıyla 2025’e kadar). Bu kararın hemen ardından Red Bull ile Honda bir anlaşmaya vararak Honda’nın motor tasarımlarına ait bilgilerin (genel olarak, teknoloji bilgileri) Red Bull tarafından alınması ve Honda’nın çıkışından dolayı kurulan Red Bull Powertrains adlı bölümdeki motor üretim aşamalarında kullanılması sağlandı. Yani bu durum, aslında, 1995’ten 2005’e kadar yarışmış olan McLaren araçları için motor sağlayan Mercedes-Benz’in Ilmor ile tasarım-üretim işbirliği yapmış olmasına benzetilebilir.

15 ekim 2021 dolar kuru

Yakın gelecekte "Maaşınızı..." pardon, "Mayışınızı' lirayla mı alıyorsunuz?" diye iktidar cephesinden bir soru gelirse hiç şaşırmam. Ne de olsa zamanı gelince, ki çok yakında, Türk mahkemelerinden çıkacak olan ve hayatları boyunca çekecekleri cezaları "bypass" etmek için yüce(!) amerikan devletine sığınma talebinde bulunacaklar.

(bkz: dolar dolsa ne olur dolmasa ne olur)

24 eylül 2021 dolar kuru

(bkz: Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim ben)

Yüksek ekonomi mühendisi, ilim adamı sayın efendimiz hazretlerinin(!) Faiz sebep-enflasyon netice doktrini doğrultusunda alınan kararlar sonucunda rekor üstüne rekor kıran kurdur.

(bkz: ben ekonomistim)

işte üstün insanın(!) ne kadar bilgili bir ekonomi üstadı olduğunu, söz konusu fakültenin açılışından bir sene önce aynı fakülteden mezun oluşundan anlayabiliriz.

Aslında, tanım olarak, AKP'nin çürük kemik kadrosunun s*kinde olmayan kurdur. Onlar şimdi "Nüyorkta (sorsanız New York'un nerede olduğunu söyleyemez) büna açduh amariganyayı fetettig!" diye kendilerini tatmin ediyorlardır.

(bkz: erdoğan ın götünün kılıyım)

suriye de neden iç savaş çıktı

Bu soruyu, bence, bu ortamda tartışmak yerine bir şekilde BOP eş başkanına sormak gerek. Ne de olsa kişi kendinden bilir işi.

"...Diyarbakır bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir."

(bkz: bir başbakan iki erdoğan)

r4bia

2021'in son çeyreğine yakın bir süreye kadar AKP ve özellikle efendimiz hazretleri(!) tarafından sıkça kullanılan siyasi propaganda aracıydı.

Ancak, Mavi Marmara skandalında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının başına ne geldiyse (bkz: dönemin başbakanına mı sordunuz) maalesef Rabia'nın başına da o gelmiştir: ihanet.

Şu sıralar uzun adamın, inanılmaz derecede sömürdüğü bu kampanyayı ve sembolü olan dört işaretini (öyle ki baş parmağını kesse yeriydi, selamını bile böyle veriyordu.) yavaş yavaş, alıştıra alıştıra (kendi seçmeni için) terk ettiğini görüyoruz.

Daha bu yılın başında üstün insan(!); ilk başta rabia selamını vermeyen AKP Adıyaman il Başkanını uyarmış, sonrasında da il başkanı bu davranışını düzeltmişti. ilgili videoya ait bağlantı, aşağıda:

https://veryansintv-com.c...om/embed/abQlRqjZdwT.html

Belki bu videonun montaj olduğunu öne sürecek akılsızlar çıkacak ama seçilmiş kişinin(!) rabia selamı yaparken çekilmiş olan fotoğrafları her yerde var. Hatta, isminin içinde "Türk" kelimesi olmasına rağmen "TRT Türk" adlı yayına sahip olan (Türkiye'de 36 ayrı etnik grup olduğunu belirten birisinin izinden giden bölücüler için pek de çelişen bir tutum değil, bahsi geçen kişinin bu sözünü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığının sitesinde bulabilirsiniz. https://www.iletisim.gov....n-bir-ve-beraber-olacagiz) TRT'nin haber sitesi TRT Haber'de de benzer fotoğrafları bulabilirsiniz.

Gelelim yine bu seneye (biraz anlatım bozukluğu gibi oldu ama şu anki iktidar düzenindeyken başka bir çare yok.). Kendisine dokunulması ibadet etmek gibi olan kişi(!), daha geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş'taki Genişletilmiş il Danışma Toplantısı'nda rabia sembolüne yaydığı "Tek millet (ne milleti?), tek bayrak (ne bayrağı?), tek vatan(ne vatanı?), tek devlet (ne devleti?)" sözünü "Tek devlet, tek bayrak, tek millet" olarak söyledi. Bu videonun bağlantısını aşağıda bulabilirsiniz:

https://www.krttv.com.tr/...inini-birakti-h92871.html

Hay aksi, sizce de bir şey eksik değil mi? Videoda görünmüyor ancak eminim ki söz konusu dört parmağın yalnızca üçünü kaldırdı. Yahu ne oldu, Darbeci Sisi için Türk vatanını mı sattınız?

Bilmiyorum, belki BOP eş başkanı bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor olabilir: Hem zamanında, darbeci olduğu için masaya birlikte oturmayacağını (ancak şimdilerde cicim aylarındalar) söylediği Sisi'ye hem de yakın geçmişte partisi tarafından "özgürlük savaşçıları" olarak nitelendirilen ve davulla zurnayla çadır mahkemelerde aklanmaya çalışılan (bkz: habur rezaleti), ağıtlarına göz yaşları dökülen (bkz: megri megri) PKK terör örgütüne şirin gözükmek olabilir. Tabii ikinci durum, sembolün iki işaretine gerilemesiyle gerçekleşecek.

Aslında bu ihtimaller; geçmişe bir bakıldığında, seçime kalan zaman (özellikle erken seçim olasılığı) göz önünde bulundurulduğunda ve AKP'nin kaçınılmaz çöküşü hesaba katıldığında, her tuşa aynı anda basan birisi için pek de mantıksız görünmüyor.

Gerçi biz bu u dönüşlerine alışığız. 128 milyar dolar mevzusunda, sadece iki hafta içinde dört farklı demeç vermiş olan birisini gördükten sonra... Neyse, ama Allah'ın adaleti er geç yerini bulacak.

(bkz: yavaş dön reis ümmet yetişemiyor)

günaydın demek cahiliye dönemi adetidir

Her eline kılıç alan kendini bir hükümdar falan zannediyor. Çok fazla Age of Empires oynamış olsa gerek, hâlâ etkisinden kurtulamamış.

görsel

Tanım olarak, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında şeriat serabı gören Diyanet işleri Başkanının ifadesidir.

Şeriat gelse ne yazar, zaten Allah'ın emirlerini elinin tersiyle itmişsin. Ey siyasal islâm, sen ne güzel bir çıkar düzenisin!

(bkz: islâm güncellenmeli)

kimi raikkönen

Dün akşam instagram hesabından yaptığı paylaşımda 2021 formula 1 sezonunun sonunda emekli olacağını açıklamıştır.

2003 sezonunda Schumacher'in baskın döneminde olması ve 2005 sezonundaysa pistteki en güçlü ancak bir o kadar da güven sorunu yaşatan aracı sürmesi nedeniyle bu sezonlarda şampiyonluğa çok yaklaştı ama bunu bir türlü başaramadı.

Güzel bir yılın güzel bir yarış serisi olan 2007 formula 1 sezonuna müthiş bir üçlemeyle (pol pozisyonu, yarış birinciliği ve en hızlı tur... bundan iyisi, şamda kayısı.) başladı (bkz: 2007 avustralya gp) ve sezonun son yarışında (bkz: 2007 brezilya gp) yapması gerektiği şekilde neredeyse kusursuz bir şekilde yarışarak pilotlar klasmanında hamilton ve alonso'nun sadece 1 puan önünde sezonu tamamladı ve sonunda şeytanın bacağını kırarak dünya şampiyonu oldu.

2008 sezonu, bana göre, Kimi'nin f1 kariyerindeki kırılma noktasıydı. Bunun sebebinin ne olduğuna dair bilgiler pek çok yerde bulunmaz ama internette birazcık zaman geçirildiğine bu sezondaki beklenen performansı göstermemiş olmasının ana nedenlerinin; f2008'in yarışlara, kimi'nin sürüş tarzına uygun olmayacak şekilde ayarlanması (tıpkı schumi'nin f2005 ile yaşadığı lastik sorunu gibi) ve fernando alonso'nun ferrari'ye bir şekilde yerleştirilme çabası (bu olaylar, internette "santander gate f1" olarak aratıldığında görülebilir. Her ne kadar facebook dedikodusu gibi görülse de kimi'nin ferrari'ye tekrar döndüğü zamanlarda ferrari'nin ondan özür dilemesinin sebebi aslında budur.) olduğu söylenebilir.

Her neyse, birazcık rahatlayalım. 2009'da tek bir galibiyet elde etti (bkz: 2009 belçika gp) ve yılın sonunda f1'den wrc'ye geçti, hatta nascar'a bile katıldı. 2012'de tekrar f1'e döndü ve telsiz konuşmalarının damgasını vurduğu sezonun son yarışını (bkz: 2012 abu dhabi gp) kazandı. 2013 sezonuna güzel bir başlangıç yaptı (bkz: 2013 avustralya gp) ama Lotus'un, gerektiği gibi maaş vermemesi üzerine takımla yollar ayrıldı ve Ferrari'ye geri döndü. 2014'te geçilen turbo-hibrit çağında ise beklentilerin altında kalmasına rağmen 2017 ve 2018 sezonlarında, tüm yarışlarda olmasa da, hatırı sayılır sonuçlar elde etti ve o gün, o yarışta (bkz: 2018 amerika gp) hepimiz tekrar gülümsedik ve şu ana kadar kazandığı en son yarış olarak tarihe geçti.

2018 sezonunun ardından yuvasına, Sauber'a (Takım, çok geçmeden ismini Alfa Romeo olarak değiştirdi.) geri döndü. Aslında bu hareket, bir sona doğru yaklaşıldığının habercisiydi. Hâlâ takımın adeta ağabeyi gibi davranarak tecrübeleri ışığında takımın yol katetmesine katkı sağlıyor ancak dünkü haberden sonra onu, büyük ihtimalle, bir daha pistte yarışırken göremeyeceğiz.

Açıkçası salya sümük ağlamak gibi tepki verilecek bir haber değil ancak bizi üzmüştür çünkü formula 1'in formula 1 olduğu zamanlara bizzat tanıklık etmiş olan pilotlar yavaş yavaş sahneden iniyor. Aynı durum maalesef Alonso'nun emekliliğini duyurduğu zaman da yaşanacak.

Bu kadar hüzünden sonra yazımızı güzel bir şekilde bitirelim.

Kimi; gerek pistte gerekse pist dışında bizi mutlu kıldığın tüm anlar için sana çok teşekkür ederiz. Sana sağlıklı ve mutlu bir hayat dileriz!

Görüşmek üzere!

21 ağustos 2021 abdülkadir selvi tweeti

Omurgasız bir yaşam formunun attığı tweet'tir.

(bkz: solucan)

Kendisini çok akıllı zannediyor (güya) öyle ki bu şaheser(!) kılıf sanırım gecenin bir yarısı, yatağında yatarken aklına gelmiş olsa gerek.

Ey yalancı, sen de çok iyi biliyorsun ki sizin FETÖ ile olan raksınız hiç bitmedi. Hatta FETÖ ile barışınızı (sözde), yine başka bir kılıfla (özellikle minare kılıfı) herkesin gözü önünde ilan edeceksiniz ve bunu ilan eden bir başkası olmayacak. Bunu bizzat AKP genel başkanı ve BOP eşbaşkanı yapacak.

Acaba o zaman (yakın bir gelecek) nasıl bir dümen çevireceksin, çok merak ediyorum. Fetoş'un g*tünü, herkesin gözü önünde yine yalamaya başlayacaksın.

Gerçi zizil olduğu için sıkıntı yok, dansöz gibi kıvırtacak yine.

(bkz: bizimkisi bir aşk hikâyesi)

aşık veysel gibi dağları deldik

Dağları da sazının sapıyla deldi, değil mi?

iki seçenek var: Ya prompter'a yazıları girenler cahil ya da ta kendisi.

Şu prompter'ı bir hack'leyeceksin, ondan sonra Allah ne verdiyse: Âşık Veysel Anadolu Rock'ın ilk temsilcilerindendir...

Sadece bununla da kalmayacaksın, önündeki kâğıtlara da yanlış metni basacaksın ve okuyup, devam edecek.

En son katıldığı TRT 1 programında bilgiler verirken gözleri fıldır fıldırdı, ikide bir kamera arkasındaki projeksiyon perdesini (sanırım böyle bir düzenek kullanıldı) dikizliyordu.

Bütün bunların yanında asıl önemli olan ve üzerinde kafa yorulması gereken, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki en yüksek mevkide bulunan bir kişinin Türk milletine parmak sallamasıdır.

(bkz: kendi milletini tehdit eden cumhurbaşkanı)

Bekacıbaşı da bu skandal ifadeleri, gelecekte söz konusu şirketlere para ödemeyecek olanlardan devletin başı olamayacağını söyleyerek savunmuş ve Türk milletini adeta bir binek hayvan olarak görmüştür.

hamdolsun hiç gündeme gelmedi

Türkiye sınırları dışında düzenlenen bir etkinlikte Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı tarafından kurulmuş olan, belki de en skandal cümledir.

Sözde soykırım iddialarının, her ne kadar yabancı ülkeler tarafından (özellikle ABD) bir şekilde yalan olmadığı algısı oluşturulmaya çalışılsa da, tamamen Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin uluslararası alanda elini zayıflatmak üzere ortaya atılmış olan koca bir yalan olduğu ve Ermenilerin açlıktan, hastalıktan, vb. nedenlerle öldüğü, devletin belgelerinde kanıtlanmış.

Gelelim yaşanan faciaya.

"Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi."

Bu söz sarfedilmeden bir gün önce, yine bu sözü söyleyen kişi, 24 Nisan'ı yani ABD'nin sözde soykırım iddialarını tanıdığı güne NATO toplantısında yer vereceğini açıklamıştı.

Nitekim, daha önce de olduğu gibi, bu kişi toplantıdan sonra yaptığı basın açıklamasında 24 nisan'a gönderme yaparak "hamdolsun, hiç gündeme gelmedi." dedi.

Bu açıklama, daha önce de belirttiğim gibi, baştan aşağıya bir rezalettir.

Bir insan niye "hamdolsun" der? Şükretmek için yani istediği bir durumun oluştuğunu ve bunun için Allah'a teşekkürünü sunmak için bu lâfı eder.

24 nisan'ı masaya yatırmak istenmeyen bir durum mu? Sırf ABD ve diğer ilgili ülkelerle ilişkilerimiz - ki bu ilişki, aslında birilerinin elini güçlendirmeye dayalı - iyi olsun diye Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti asılsız iddialarla suçlu konumuna getirilmeye çalışılıyor.

Benim okumama göre bu açıklamayla birlikte, sözde soykırım iddiaları karşısında yavaş yavaş başını eğmeye başlayan bir Türkiye Cumhuriyeti görüntüsü verilmeye uğraşılıyor.

deniz salyasının sebebi imamoğlu

Yakın bir tarihte iktidar kanadından duyacağımız bir ifade olacağını tahmin ediyorum.

Bu ifadenin sonrasında da argüman olarak "imamoğlu, geceleri helikoptere binip boğaza tükürüyor." cümlesini kurabilecek potansiyelleri olduğunu düşünüyorum.

23 11 2020 alman donanmasının türk gemisi baskını

AKP hükümeti, bu skandal karşısında hiçbir şekilde karşı çıkamaz. Malûm, bu aralar Avrupa'nın ve Amerika'nın kucağına yine oturmuş bir iktidar var.

Demek ki bunlar, bir şeylerin peşindeler. Bir acele var, sanki seçime hazırlık yapıyorlarmış gibi. Nedense aklıma, AKP'nin Amerika aşkıyla yanıp tutuştuğu 2005 öncesi yıllar (Gerçi, her zaman bir birliktelik vardı.) geliyor: Amerikan askerleri için dualar, Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Diyarbakır'ın bir yıldız olduğunu belirtmek ve Güney Doğu Anadolu'yu satma hazırlıkları yapmak...

"Tarih, tekerrürden ibarettir." sözünü en iyi şekilde kanıtlayan bir olay değildir, bir skandaldır.

Bir şeyler hatırladınız mı?

(bkz: mavi marmara skandalı)

Birileri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, zamanın başbakanı tarafından sırtından bıçaklanmıştı.

beş müteahhit beş mücahit

Yakın bir zamanda hükümet yetkililerinin yapacağı benzetmedir.

(bkz: bu milletin amına koyacağız)

menzil şeyhinin konuşarak depremi durdurması

Hani Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı kitap vardı ya, işte bu kitabın Türkiye kaynaklı muadilini(!) yazacaksın. Bu kitabın ismi de hazır.

Uçan Şeyhler Ülkesi...

Bu kitapta; bunların ve bunlarla aynı zihniyeti paylaşan tüm şerefsizlerin yaptıkları tüm ahlâksızlıkları, şirkleri, köleliği, siyasal islâm diye nitelenen cehennemlik çıkar mekanizmasını nasıl kullandıklarını; bütün bunların yanında, bunlara kanan bağnaz kitleyi de kaleme alacaksın.

Güya Yezid de müslümandı, Muaviye de müslümandı. Demek ki neymiş, her müslümanı (genel olarak tüm insanları) aynı kefeye koyamazsın.

(bkz: siyasal islâm)

erdoğanın bahçeliye verdiği ayar

Şimdi, bu pozisyona düşen Devlet Bahçeli, çok geçmeden;

"Sayın cumhurbaşkanımızın askıda ekmek uygulaması hakkındaki düşüncelerini, Cumhur ittifakı'nı bölmek adına başka yerlere çekmeye çalışan şer odakları, maşalar, kendini bilmezler..."

şeklinde başlayan bir açıklama yapabilir.

Gerçi, bu kadar da düşünmeye gerek yok. Geçmişte sana zürriyetsiz diyen herifle kol kola giriyorsan, bu işte bir tezgah var demektir.

gram altın terör örgütü

DOTÖ (dolar terör örgütü), PATÖ (patlıcan terör örgütü) ve SOTÖ (soğan terör örgütü) gibi yapılanmalardan sonra türeyen yeni bir örgüttür.

Mensupları; tıpkı ayakkabılarının altında dolar saklayanlar, depolarda patlıcan ve soğan stoklayan 'hayinler' gibi, yastık altında altın saklayanlardır.

"Aldın 700 lira olcah ya 800 lira olacah ya, 500 liradan 600 liradan toplayalım aldınları..."

Yüksek ekonomi dehası(!) bakanımızdan böyle bir açıklamayı bekliyorum.

Sizi gidi sizi...

aynı gemideyiz

t: Okların kendisine yöneldiği ve aleyhine bir durum oluşan kişinin; kendisini yalnız hissetmemesi için söylediği ve yediği haltı, başkalarına da paylaştırma çabasını sergileyen sözde kardeşlik (öyle bir şey yok.) göstergesi ifadedir.

türk lirasından bir sıfır daha atmak

Dolar 10 TL'ye eşit olduğu zaman Türk lirasından bir sıfır daha atıp, dış güçleri dize getireceğini zanneden kişiler için bu başlığı açmak istedim.

Söz konusu kitleye; bu büyük planın(!) aslında bir halta yaramayacağını, bunun sadece bir zihniyet tatmini ve algı operasyonu olduğunu, Bilal'e anlatır gibi, günlük hayatımızdan basit bir örnekle anlatacağım. Hatta bunu, kendiniz de deneyebilirsiniz.

Deneyi etkin bir biçimde yapabilmek için elimizde bulunması gereken malzemeler, aşağıda verilmiştir:

- Bir adet 100 g'lık toz şeker paketi.

- Bir adet asetat kalemi.

- Bir adet tartı.

Öncelikle, 100 g'lık toz şeker paketini elimize bir alalım. Onun ağırlığını bir hissedelim. Sonra bir asetat kalemi ile toz şeker paketinin üzerindeki ağırlık değeri olan "100 g" yazısındaki "100" sayısından bir sıfırı karalayalım. Sonra poşetin üzerinde bulunan ağırlık değerine tekrar bakalım. "100 g" yerine "10 g" yazdığını görebildiğinizi düşünerek, deney adımlarına devam ediyoruz.

Sonra, üzerinde değişiklik yaptığımız toz şeker paketini bir tartıya koyalım ve ağırlığının ne olduğunu bir görelim. Eminim ki, kütlenin korunumu yasasına göre ve dünyadan başka bir ortamda tartma işlemi yapmayacağınıza göre, tartının göstergesinde okuyacağınız değer "100 g" olacaktır.

Şimdi, aklınız biraz karışmış olabilir. Ancak bu deneyden elde edilen sonucu şu sözlerle, basitçe ifade edebiliriz:

Eşeğe altın semer yüklemişler, ancak eşek yine eşekmiş.

Yani; Türk lirasından bir sıfır daha atmakla Türk lirasının değeri değişmeyecektir, kimseler de dize gelmeyecektir.

Eğer güçlü bir devletten bahsetmek istiyorsanız, kaynaklarınız da güçlü olmak zorundadır. Deve kuşu mantalitesiyle ekonomi yönetilmez.

(bkz: hülle yapmak)